24 Oca 2007

11:05

Anı yakalamaya çalışmak çok önemli. Demin tam yakalamaya çalışıyordum ki kaçtı. Kaçtı? 11:05. Aha işte ben bu satırları yazarken saat 11:06 oldu. Hayat bir su gibi akıp gidiyor. Neden suyu hayata değil de hayatı suya benzetiyoruz. Hayat bir su gibi akıp gidiyor da neden su hayat gibi akıp gitmiyor? Aslında suyun akıp gittiği yok. Önümüzden geçen su bizim için akıp giden su'dur belki. Ama, o su aslında hiç bir yere gitmiyor. Su orada. Nereyi referans aldığınızla ilintili bu konu. Su, atom molekülleriyle orada, dünyada, kainatta bir yerde. Dünya dönüyor, yerçekimi var şu var bu var. Sadece bizim algımız suyun gittiğini düşündürüyor. Eğer hafızamız olmasaydı su gidiyor diyebilir miydik. Çünkü baktık suyu önümüzde algıladık, tekrar baktık su önümüzden geçip gitmiş. Anaa, su akıp gidiyor diyebildik. Oysa ki, bizim algımız akıp giden şey. Zamanın da hayatın da akıp gittiği yok. Her şey yerli yerinde duruyor. Algılarımız ve belleğimiz herşeyi çarpıtıyor. Aslında hepimiz ve herşey birbiriyle bağlantılı. Aramızda sadece boşluk var. Çok fazla boşluk...ve şu an saat 11:11, çok güzel!

Hiç yorum yok: