30 Ağu 2006

Simply The Best 1 (sourtimes)

Ekşi sözlükten ayrılalı epey bir zaman oldu. Bu blogun başlama sebebi de aslında bu ayrılma ile yakından ilintili. Kendi halinde düşüncelerini yazan bir insandım. Kendi halinde bir suser'dım ekşi sözlük terminolojisinde. Sözlükteki bayan yazarlara selam etmedim. Badi listi oluşturmadım. (Fuck badi). Kimseyle polemiğe girmedim (ki mizaç itibariyle herkesle polemiğe girebilecek bir kişiyim, fuck every badi). Oturdum insan gibi entry girdim. Hayvan gibi entry girmedim. Üslubum biraz rahatsız etmiş olabilir insanları. Olabilir tabii mümkündür. Ama diğer insanların üslubu da beni rahatsız etmiştir zaman zaman. Bir iki kez çaylak formatına dönüştürüldüm. (Fuck rookie). Bu da beni rahatsız etmedi (ki normalde etmesi lazım. Bu yaştan sonra çaylak mı kaldı?) Çünkü haklılardı her seferinde. Sözlük formatı denilen bir kurallar manzumesi var. Rahatça kafama göre takıldığım bir mekan olarak algılayıp girdiğim, bir nevi çölde bir vaha, sulak alan, dilediğince at koşturabileceğin (yok deve) bir ferahlık bölgesi. "Open mike, free space, land of free"En azından benim sözlükle tanıştığım zamanki algım böyleydi.

Sonra baktım ki bir iki entry giriyorum, olumlu tepkiler geliyor başta. Hemen akabinde "hocam, dikkat edelim götümüze girebilir bu entry." "Peki, sağol hocam düzelteyim." deyip düzeltiyorum. Sosyal sorumluluk ilkesi gereği yapılan bu düzeltmelerden sonra uyarıcı görevini üstlenen arkadaşa dönüp "hocam, uyarı için sağol. bak bakalım nasıl olmuş?" diyorum. O uyarıcı arkadaş (iyi niyetli eşşolueşşek) da "benim üzerime vazife mi?"diye sormuyor. "Tamam, şimdi olmuş, güzel böyle, kalsın problem yok" gibi ibişçe cümleler kuruyor. Ulan diyorum içimden. Beni edebiyat öğretmenim düzeltememiş, sen mi düzelteceksin, kendimi istediğim biçimde ifade ederim sana mı sorucam lavuk? Ama dışımdan, yine efendi gibi "sağolun efendim, sayenizde ben de yavaş yavaş ısınıcam bu sözlüğe inşallah, bi daha olmaz" diyorum. Bi daha olmaz diyorum fakat, bu işlem müteaddit defalar tekrarlanıyor. Nasıl bir daha olmaz? Yazdığım her entry formata mı aykırı, şekle mi aykırı, bir yere mi refere ediyor, götümüze mi girebilir endişesiyle bir süre sonra bir baktım kendime oturmuşum emekli albaylar gibi entry giriyorum.

Anasını skim böyle sözlüğün diyorum ama olmuyor. Düşüncelerimi aktarmam lazım insanlara. Ki onlar da faydalansın, onlar da bu hastalıklı fikirlerle zehirlensin veya ne bok olursa olsun beni ilgilendirmiyor. Karmam bir yandan yükseliyor. Düşmesine çalışıyorumki daha az okunsun, böylece daha az insan beni yargılayabilir. Götü boklu Tümer bile koluna "only god can judge me" dövmesi yaptırıp sahaya çıkıyor. Beni ekşi sözlükte binlerce kişi yargılıyor. Af buyurun o binlerce kişinin götüne koyiim. Burada herkesi kastetmiyorum, kast ettiğim kişiler var onlar kendini biliyor demek istiyorum. Fakat sorun da burada, asıl kast ettiğim kişiler bu söylediklerimden zerre kadar alınmayacaklar.

Neyse tavşan dağa küsmüş, dağın da çok skindeydi. Kendi kendime gelin güve oluyorum burada. Gönül isterdi ki "beni siz atmıyorsunuz, ben istifa ediyorum." diyebileyim. Ona da fırsatım olmadı. Ekşisözlük defteri böylece kapanmış oldu. Artık arkasından rahatça atıp tutabileceğim bir kurum daha var. Çocuksu bir mutluluk sardı içimi birden. Hani polyanna'ya tecavüz etmişler de, şansımız varmış g.tü de kaybedebilirdik demiş ya, benimkisi de o misal.

Hiç yorum yok: