
We think too small, like the frog at the bottom of the well. He thinks the sky is only as big as the top of the well. If he surfaced, he would have an entirely different view.
Mao Tse-Tung (mao zedung) böyle buyurmuş. Böyle buyurmuş berduş. Diyor ki kuyunun dibindeki kurbaaya göre gökyüzünün çapı kuyunun çapı kadardır. Çapsız kurbağalar üzerine, bu gökyüzü altında söylenmedik bir söz kalmadı. Kurbaa metaforundan hareketle dünyayı açıklamaya kalkıyor Mao. Biz insanlar kuyunun dibindeki insanlar gibi küçük çaplı düşünüyoruz. Mao eğer yaşasaydı kendisine şu soruyu sormak isterdim: Eğer bir kurbaa kuyunun çevresini dakikada 4 kez dönebiliyorsa ve kuyunun çapı 22 metre ise, kurbağanın hızı kaç m/sn'dir? (Not: Pi, 3,14 olarak alınacaktır) Matematikle felsefenin farkı burada işte. Matematik bize net cevaplar sunar. Felsefe ise kafa karıştırır. Diyalektikle neyi çözebilirsin? Hangi sorunu çözdün diyalektikle Mao? Her insan kendisinin büyük resmi görebildiğine fakat diğer insanların küçük düşündüğüne kanaat getirebilir. Herkes küçük düşünüyor Mao büyük düşünüyor. Herkes küçük sıçrıyor. Kuyunun dibindeki kurbağa dahil. Ama Mao büyük sıçrıyor. "Great leap forward" he mi Mao? Armudun tadını almak istiyorsan armut ye. Doğu felsefesiyle diyalektiğin buluşması budur işte. Herkes küçük düşünüyor, armudun tadını almak istiyorsan armut ye. Vay be.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder