Öncelikle ne tür bir futbol yorumcusu olmak istediğimize karar vermemiz lazım. Alaylı tip mi olacağız, mektepli tip mi? Yoksa işimize geldiğinde biri, işimize gelmediğinde diğeri mi? Alaylı tipte yorumcu olacaksak öncelikle kayda değer bir futbol geçmişinizin olması gerekiyor. Küçükken tek futbol topu sizin olduğu için mahalle maçlarında kaleye geçmiş olmanız futbol geçmişinden sayılmaz. Bu işte isim yapmanız lazım. Örneğin Şeytan Rıdvan, Sıçan Cruyff, Berlin Panteri, Karpatların Maradonası, Seville Berberi gibi bir takım lakaplarla anılıyor olmanız gençler arasında olduğu kadar yaşlılar arasında da sizi popüler yapacaktır. Alaylı yorumcu olacak kişilerin ayrıca bir takımın şiddetli fanatiği olması da reytingi artıran bir unsur. Yorum dünyasına atılmadan önce teknik direktörlüğü de deneyebilirsiniz ama bu oldukça yıpratıcı bir süreç.
1) Yorum yapmak isteyen kişinin mutlaka sözünü kesmelisiniz. Söyleyeceğinin ne olduğu önemli değil. Hiç bir zaman da önemli olmadı. Sizin söyleyeceğiniz çok önemli.
2) Kimsenin bilmediği belki cevabının olduğu dahi müphem sorular yöneltmelisiniz. Peki 65. dakikada Hasan Kabze o şutu kaçırmasaydı, maçın sonucu böyle mi olurdu?gibi...
3) Sorduğunuz anlamsız soru karşısında afallayanları yine kendi vereceğiniz cevapla iyice abandone etmelisiniz.(abondanzieri).. Ben size söyleyeyim, hiç de öyle olmazdı Galatasaray maçı farklı kazanırdı.
4) Bir konuda bir iddia atarken sahip olduğunuz mesleki özelliklerden yararlanarak argümanınızı kuvvetlendirmelisiniz. Misal, bir penaltı pozisyonunda futbolcu aşil tendonuna bir darbe alarak yere mi yığıldı. Ben yıllarca doktorluk yaptım, aşil tandonuna darbe gelen futbolcu kesinlikle o şekilde yere düşmez, mümkün değil...gibi. Kadın doğum uzmanı olsanız dahi bu tarz ifadeler kullanabilirsiniz ve kredibilitenizi artırabilirsiniz. Veya ben yıllardır sebze halinde kabzımallık yaptım hıyardan iyi anlarım, açık ve net söylüyorum Hasan Şaş futbolcu değil gibi.
5) Bir şeyler bildiğinizi üstü kapalı olarak söyleyin ve gerekli açıklamalar yapılmazsa konuşacağınız tehdidini savurun. Özellikle açıklamaları programın sonuna bırakın ki, millet gerilim filmi izler gibi heyecanla sizi beklesin, izlenme oranı artsın programın.
6) Şimdi iki ihtimal var diye başlayan cümleler kurun. İhtimallerin neler olduğunu kendiniz belirleyin böylece karşı tarafa kendini savunma imkanı tanımış olmazsınız. Şimdi iki ihtimal var, ya siz gerizekalısınız ya da angutsunuz...Bakın angutsunuz demiyorum ya angutsunuz ya gerizekalısınız...Hatta son anda bir ihtimali daha açık kapı olarak bırakın, karşı taraf denize düşmüşken yılana sarılsın...ya da siz beni dinlemiyorsunuz...I-ıı, evet sizi dinlemiyordum, sayı Ahmet Çakar (Ne yapsın adam)
7) Parmak hareketlerine, el hareketlerine ve mimiklere çok önem verin. Bir saniyeeee, burada iki önemli nokta var, altını çizmemiz gereken... diye başlayan cümleler kurun, bu arada parmaklarınızı karşınızdakinin gözüne sokarcasına iki işareti yapın. Durun, bir kaç saniye geçsin. Herkes o iki önemli noktayı açıklayacağınız o sihirli anı beklesin. Tatlı bir gerilim yaratın. Ardından, saçmalayın. Kimse size "ulan bunun neresi önemli, nerede o iki önemli nokta" demeyecektir.
8) Mümkün olan her yerde üzülün. Mesela, birisi sizinle ilgili "o dangalak futboldan anlamaz, topu görse bomba sanır" dediğinde. Arkadaşımın yaptığı yoruma onun adına üzüldüm. Bu sözleri onun gibi değerli bir futbol adamına hiç yakıştıramadım. Üzüntüm büyük bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum...diyerek buğulu gözlerle ekrana bakın. Herkes sizin ne kadar alçak gönüllü, diğer şahsın ise ne kadar şerefsiz bir insan olduğunu düşünecektir.
9) Teknik direktöre giydirmek istediğinizde, böyle bir kadro nasıl böyle oynatılır? Taktik yanlış vs. deyin. Oyunculara giydirmek istediğinizde, "teknik direktör ne yaparsa yapsın, futbol maçı sahada kazanılır. Futbolcu sahaya çıkacak, oynayacak arkadaş." türevinde cümleler sarf edin. Ekranlarda bu programları izleyenler mal olduğundan her söylediklerinize hak vereceklerdir.
10) Teknik direktörün geçmişte kaydadeğer bir başarısı yoksa, Fenerbahçe gibi bir takımın başına kariyeri olmayan, hiçbir başarı elde edememiş bir teknik direktör getirilir mi? diyebilirsiniz. Eğer geçmişi başarılarla dolu bir teknik direktörse ve fakat siz yine elemana tilt olduysanız, tabii Toshack başarılara doydu (başarılara doymak) o yüzden takımı böyle istikrarsız kuruyor, pezemenk" mealinde cümleler kurabilirsiniz.
11) Teknik direktör arka arkaya mağlubiyetler "kazanıyor", fakat sizin kendisine olan inancınızda kendisine karşı en ufak bir eksilme yoksa. Şimdi, daha ligin başı, Zico'ya şans vermek lazım. Takım birbirine alışma sürecinde. Önemli maçlar az kayıpla atlatıldı, bundan sonra Zico'nun önü açık filan diyebilirsiniz.
12) Teknik direktör arka arkaya galibiyetler "kazanıyor" ama yine de size yaranamadı mı? O zaman, tamam belki Lucescu maç kazanıyor ama takım kötü oynuyor, bu futbolla Avrupa'da kepaze oluruz, Lucescu'nun bir an önce gönderilmesi lazım...Veya tamam Galatasaray maçı 4-0 kazanmış olabilir, ancak iyi bir teknik direktör olsaydı bu kadro en az 8, en çok 14 gol atabilirdi. O yüzden teknik direktör tercihini tekrar gözden geçirmek lazım.
13) Maç kaybedildiğinde, tercihinize göre eleştiri oklarını istediğiniz kişiye yönlendirebilirsiniz. Gerçekten abartmıyorum, kadroda bulunan teknik direktöründen, antrenörüne, kaleciden defans oyuncusuna, golcüden, hakeme, seyirciye, karşı takım taraftarına kadar herkes eleştirilerinizden nasibini alabilir. Üstelik sadece birini de değil, hepsini suçlayabilirsiniz.
14) Örneğin amacınız teknik direktörü suçlamaksa, "gerçekten anlamıyorum, böyle bir kadroyu Gerets sahaya nasıl sürebilir? (Yedekte olan kişilerden biri veya bir kaçının ismi) gibi bir futbolcu nasıl ilk onbirde sahaya çıkmaz. (Oyuna sonradan giren futbolcu) gibi birini sahaya almak için bu kadar beklenilir mi?/birinin sakatlanıp oyundan çıkması mı gerekiyor? Takım sahaya nispeten genç bir onbirle çıkmışsa: "böylesine önemli bir maçta tecrübeli oyuncuların sahada olması lazım", nispeten yaşlı bir onbirle çıkmışsa"artık miadını doldurmuş bir kadroyla futbol ancak bu kadar olur, sahaya ben çıksam daha iyi, gençlere ne zaman şans tanımayı düşünüyor acaba, bakın (hasbelkader o gün sahada olup kötü oynamayan genç futbolcu)'ya sahada harikalar yarattı (sanki Babil'in asma bahçesini yaptı sahada eşşolueşşek)."
15) Antrenörü suçlamak istiyorsanız, "hafta içinde idmanlarını seyrettim bu takımın, bilmemkim takımı hiç çalıştıramıyor, futbolcular antrenmanda terlemediler bile. Birisinin bile terlediğini görmedim. Futbol artık üst düzeyde fizik kondisyon gerektiren bir spor. O yüzden sahada koşmanız lazım, koşmanız için de antrenman yapmanız lazım, yoksa sahada nefesiniz kesilir." gibi herkesin kurabileceği beylik cümleler kullanın.
16) Derdiniz defansla veya herhangi bir savunmacıyla ise; Defansın/Ümit Özat'ın bu tip basit hatalar yapmaması lazım. Maç boyunca izledim Ümit'i (takmış kafaya) sürekli adam kaçırdı, sürekli pozisyon hatası yaptı. Fenerbahçe'de kaptanlık yapacak oyuncunun bu tip basit adamları kaçırmaması lazım. Bir de maç boyunca izledim Ümit'i çok tipsiz biri. Fenerbahçe kaptanının bu tipte olmaması lazım.
17) Derdiniz hücumla ise yine aynı mantık. Tuncay Şanlı gibi bir futbolcunun bu tip pozisyonları kaçırmaması lazım. Hakan Şükür gibi bir futbol virtüözünün bu tip topları (Adidas Team Geist tipi toplar kastediliyor), bu tip golleri, bu tip asistleri, bu tip pasları, bu tip muz ortaları değerlendirmesi lazım. Bobo'nun orada gelişine vurması lazım artık, Kezman'ın o topu sektirmemesi lazım (Kezman abi, gel buyur burada güzel bir top var bunu sektir). Bu pozisyonları Avrupalı kaçırmıyor, biz kaçırıyoruz fark işte burada. (Evet, Avrupalı hiç pozisyon kaçırmıyor Avrupa'da maçlar 18-14 filan bitiyor zaten)
18) Baktınız ortam geriliyor, hararetleniyor. Maç içerisinde bir ayrıntı, bir sevgi yumiciği durum bulun. Bakın 17. dakikada Beşiktaş taraftarı alex'in centilmence topu rakibine vermesini alkışladı. Bunlar güzel şeyler, Hıncal Abi. Futbolun güzelliği burada.
19) Reyting almak istiyorsanız, iddialı konuşun. İspanya Fransa'ya en az dört atar deyin. Maç bittikten sonra Fransa'nın ispanya'ya beş atmış olması hiç önemli değil. Böyle bir durumda Fransa maçı kazanır diyen yorumcuyu tebrik edin. Maçın analizini iyi yapmış değerli arkadaşım, kendisini buradan (nereden?) tebrik ediyorum deyin. İspanya'nın gerekli yeter şartlar sağlansaydı maçı yine kazanması gerektiğinden fakat defansın yaptığı basit hatalar yüzünden elendiğinden dem vurun...
to be continued...